Bu akşam çok yönlü bir imkan zuhur etti. Cenabı Allah’a sonsuz şükürler olsun. Miladi 280 yılındaki o toplantıda alınan kararlarla oluşan zuhur alemindeki manevi görüşlerin, henüz insanlık alemine merhem olacak bir sonuca varmadığı ortada. Bu tespitlerin ışığı altında bu konuların temiz vicdanlı görüş ve seziş sahipleri tarafından yeniden değerlendirilmesi düşüncemiz ve talebimiz ortada.
Neden bu talebin içindeyiz? Hristiyanlığın üçleme anlayışında Hz. İsa’nın tanrılaştırılması İslami akaidin birinci prensibine aykırı düşüyor. En büyük günah şirktir -Allah’a eş koşmak. Bildiğimiz kadarı ile İskenderiye ekolüne kadar bu [anlayış] devreye girmemiş, ondan sonra devreye girmiş. Demek ki Hz. İsa’nın yaşadığı dönemdeki bilgiler müslümanlık görüşüne nazaran çok daha gerçekçi ve kabul edilebilir.
Biz bütün monoteist dinler arasındaki ortak noktaları arayarak, bulmaya çalışarak, zincirin halkalanının kopmaz olmasını diliyoruz -Hz. Mevlânâ’nın buyurduğu gibi (1). Ağacın dallarının, yapraklarının diğerlerinden haberdar olmasını istiyoruz. Ve diğer yaprakla kucaklaşmasını istiyoruz. Dirsek çevirmek değil.
Dolayısıyla bu zor bir şey değil. Şimdi biz burada küçücük bir toplantı yaptık. Bunu bir nokta kabul edelim. Nokta boyuna uzarsa elif olur. Bir boyut kazanır. Yanlara uzanırsa, birçok elif olur. Bir boyut daha kazanır. Derinliğine girdiği zamansa küp olur, daha büyük bir boyut kazanır. Kısa zamanda insanlık aleminde bu boyutların oluşmasını diliyoruz. O zaman Batı medyasının, İslam’ı tanıtma yönünde olumsuz değil olumlu davranacağına dair, çok büyük bir sermayesi olacaktır. Bizim medyamızın da malzemesi çoğalacaktır. Hem de faydalı bir malzeme.
Bu konuştuklarımızın cenab-ı Hak katında kabul görmesi için, İznik Konsülünde alınan kararlar tevhid akaidine aykırı idiyse, bugün burada toplanmış fukara grubu olarak bunun doğrusunun tecellisi yönünde talebimizi arz ediyoruz. Hz. Âdem’den bu yana gelen bütün öğretilerin birlik duygusunda insanlık alemine feyiz getirme yolunda herhangi insan tarafından oluşturulmuş engel varsa, onun ortadan kalkmasını diliyoruz. Siyasi kararların manevi bilgilere yön vermesi yönünde değerlendirilen bu konsülün manevi bilgilerin tevhidden kaynaklanan manevi dileklerin oluşturulduğu bir konsül olarak hak divanında kabulünü niyaz ediyoruz. Böylelikle Hz. İsa’nın daha iyi anlaşılmasını umuyoruz. O zaman peygamber masasında toplananların beraberliğinden oluşan tecellinin cemali ve rahmani bir şekilde daha çok feyiz vereceğine inanıyoruz. İznik Konsülü’nde alınan kararların olumsuz etkileriyle oluşmuş olan savaşlardaki yanlışlıkların cenab-ı Hak’kın rahmet sıfatıyla olumluya dönüşmesini niyaz ediyoruz. Bu yanlış değerlendirmelerle, Hristiyanlığın Müslümanlığa aykırı görünmesi neticesinde oluşan Müslüman görüşlerinin Hristiyanlığa yönelttiği tahribatın da affedilmesini talep ediyoruz. Hz. İbrahim neslinden gelen Hz. Musa, Hz. İsa, Hz. Peygamberimiz ve bunlardan feyz alan velilerin feyizlerinin daim olmasını diliyoruz. Bu akşamki sohbetimiz ve dualarımızın hayra vesile olmasını diliyoruz. Hz. Peygamberimizin geleceğinin müjdelendiği Barnabas İncili’nin daha iyi anlaşılması, bu konudaki şüphelerin giderilmesi ve doğruluğunun tescil edilmesi yönünde gayretlerin artmasını niyaz ediyoruz.
- “Birlik şarabını ver, hepimizi aynı derecede sarhoş et de hepimiz toplanalım, görünüşteki ayrılıkları bir anda giderelim. Ben davasından geçtik mi, su kıvamını alır, her kabın rengine, şekline uyarız. Biz bir ağacın dallarıyız, hepimiz de kapı yoldaşlarıyız.” (Abdülbaki Gölpınarlı, Mevlana, s227)